8 Kasım 2016 Salı

Çikolata Dükkanı

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, içi her daim mis gibi çikolata kokan, küçük sevimli bir dükkan varmış. Bu dükkanda çeşit çeşit çikolatalar, şekerler, kurabiyeler satılırmış. Dükkanın sahibi çikolatacı dede, hergün taze çikolatalar hazırlarmış hem de çeşit çeşit. Erimiş çikolataları kalıplara döker, kelebek, kardan adam, at, ayıcık, kalp gibi farklı şekillerde çikolatalar yaparmış. Bazıları bol sütlüymüş, bazıları fındıklı bademli, bazıları da kuru meyveli.

Bu dükkanın müşterileri hiç eksik olmazmış ama yılbaşı zamanları daha da fazla satılırmış çikolatalar. İnsanlar sevdiklerine kutu kutu çikolata hediye ederler, hepberaber yerler, soğuk kış günlerinde içmek için sıcak çikolata yaparlarmış.

Günlerden birgün, bir çocuk çikolata dükkanının camından içeriyi seyrediyormuş. Canı çok çikolata çekmiş ama hiç parası yokmuş. Çikolatacı dede onu görmüş, ufaklık gel bakalım buraya hangi çikolatadan vereyim sana diye sormuş. Çocuk, yok ben almayacağım sadece baktım teşekkür ederim demiş. Çikolatacı dede çocuğun parasının olmadığını anlamış. Gel bakalım sana bir teklifim var demiş. Bu günlerde işlerimçok yoğun yetişemiyorum, bana dükkanda bir yardımcı lazım, sana iş teklif etsem ne dersin? Çocuk ben çikolata yapmayı bilmiyorum ki nasıl yardım edebilirim diye sormuş. Dede cevaplamış. Bütün gece çikolata hazırlıyorum ama sabah onları paketleyecek vaktim olmuyor, yapman gereken çikolata paketleri hazırlamak. Kutulara ve poşetlere çikolata koyup onları kurdeleyle bağlamak. Ne dersin yapabilir misin? Karşılığında sana hergün biraz para ve çikolata vereceğim. Çocuk çok sevinmiş evet yapabilirim demiş ve hemen işe başlamış.

Çocuk çikolataları çeşit çeşit kutulara poşetlere koyarak çok güzel paketler hazırlıyormuş. Hergün çikolatalarla beraber vakit geçirdikçe onlarla sanki arkadaş olmuş. Birgün yine böyle çalışırken bir ses duymuş. Heyy biraz nazik ol başımı çok sıkıyorsun demiş birisi. Çocuk şaşırmış, kimsin sen burda kimse yok ben birşey yapmıyorum. Elindeyim görmüyor musun, çok sıkı tutma beni acıttın. Çocuk eline bakmış, elindeki ayıcık çikolatasıymış bu. Gerçekten sen mi konuşuyorsun? Evet ya ne sandın. Tamam kızma hemen bırakıyorum demiş ve nazikçe koymuş. Sonra diğer çikolatalardan sesler yükselmiş. Ben çikolata olmaktan çok memnunum demiş at, hem tatlıyım hem de güzelim. Gerçek kardan adamken eriyeceğim diye korkuyordum, şimdi de eriyorum keşke hiç erimesem demiş kardan adam. Kelebek sırayı almış, ben bu rengi hiç sevmiyorum, hani nerde benim parlak renklerim?

Böyle bütün çikolatalar şikayetlerini anlatmışlar. Çocuk da hepsini dinlemiş ve dileklerini yerine getirmiş. Kardanadamı soğuk bölüme koymuş hep, kelebeğe de gıda boyalarıyla renk vermiş, ayıcığa hep nazik davranmış ve diğer tüm çikolatalar nasıl istiyorsa öyle davranmış. Ve onları öyle güzel paketlerle süslemiş ki küçük dükkanın çikolataları eskisinden daha çok satılır olmuş. Müşteriler hep memnun kalmışlar.

Çikolatacı dede, bu değişimin farkındaymış ama nasıl olduğunu anlayamıyormuş. Çünkü çikolatalar sadece çocukla konuşuyormuş. Çocuğun temiz bir kalbi ve özgür bir ruhu olduğu için sadece böyle olanlar duyabilirmiş o sesleri.

Çocuk orada mutlulukla keyifle çalışmış, hem para kazanmış hem de en sevdiği çikolatalardan yemiş. Fazlasını ailesine götürmüş, arkadaşlarıyla paylaşmış. Hep beraber mutlu yaşamışlar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder