13 Kasım 2016 Pazar

Badanacı ve Sihirli Kapı

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir badanacı adam varmış. Bu adam sabahtan akşama kadar duvarları boyar, rengarenk tertemiz odalar yaparmış. Badana yapmayı çok seviyormuş ama bazen bütün gün bir odada tek başına olunca sıkılıyor ve arkadaş arıyormuş.

Günlerden bir gün yine böyle badana yaparken çok sıkılmış. Her zaman fırçasını yukardan aşağı doğru hareket ettirmesine rağmen biraz değişik yapmak istemiş bu kez. Üç kere yukardan aşağı, aşağıdan yukarı boyamış, aynı yere iki kere soldan sağa, sağdan sola doğru sürtmüş, bir kere de çapraz yapıp çarpı işareti yapmış veee tam o anda boyadığı yerde bir kapı ortaya çıkmış. Adam gözlerine inanamamış. Kafasını uzatmış ama pek birşey görememiş. Önünde oldukça loş bir koridor uzanıyormuş. Sonra kulak vermiş, neşeli sesler geliyormuş. Sonra da havayı koklamış; mis gibi güzel kokular duymuş. Bu yüzden hiç korkmamış ama yine de kapıdan içeri girememiş. Çünkü ya kapanırsa, sonra nasıl dönecek? Kafasını çıkardıktan kısa bir süre sonra kapı gözden kaybolmuş. Badanacı duvarı eliyle yoklamış; hayır yine bir duvar, tek bir delik bile yok. Bu kapı nerden çıktı ki böyle?

Sonra düşünmüş, herhalde benim yaptığım bir şeyden oldu bu, ne yapmıştım ki? Ha evet hatırladım bir çarpı yapmıştım ondan olmalı. Fırçasıyla yine aynı kocaman çarpı yapmış ama hiç bir değişiklik olmamış. Hımm önce yatay mı boyamıştım, yok yine olmadı (burada çocuğunuzdan tam sırasını ve sayılarını hatırlamasını isteyebilirsiniz). Tamam şimdi hatırladım, üç kere dikey git gel, iki kere yatay ve bir de çarpı. İşte yine kapı karşımda...

Bu sefer kapıdan içeri adımını atmış, çünkü artık Sihirli hareketleri biliyormuş. Yürümüş yürümüş birden bire bir ormanın içinde bulmuş kendini. Etrafa bakmış, çok değişik ağaçlar ve çiçekler, mis gibi kokular ve durmadan koşturup bazı işler yapan tuhaf yaratıklar varmış. Bu yatarıklarinsana benziyormuş ama boyları çok kısaymışve hepsinin derisi ve saçları farklı renklerdeymiş. Bir tanesi minik bir evin bahçesini süpürüyormuş, biriçamaşır asıyormuş. Birkaç tanesi birşeyler taşıyormuş, bazıları yemek vecupcake yapıyormuş (burada çocuğunuz bazıları şunu yapıyormuş bazısı bunu diye önerilerde bulunabilir). Herkes öyle meşgulmüş ki, kimse bu kocaman adamı farketmemiş. Bir tek oyun oynayan çocuklar görmüş hemen yanına gelmişler. Anne ve babalarına seslenip bakın burda bir dev var diye çağırmışlar.

Çocukları duyan diğer tüm yaratıklar korkarak adamın etrafına toplanmışlar. Badanacı korkmayın size zarar vermem ben badanacımın, Sihirli bir kapıdan geçince kendimi burda buldum, siz kimsiniz burası neresi diye sormuş? İçlerinden birisi burası Troll ülkesi, biz de trolleriz, hoşgeldin demiş. (Burada çocuğun ilgisine göre yaratıklar değişebilir, şirinler, periler, cüceler. Bu ara kızım trolleri seviyor diye troll dedim)  Sonra konuşmaya başlamışlar, badanacı kendinive yaşadığı yerianlatmış, onlar da troll ülkesini. Adama yiyecekler ikram etmişler ve arkadaş olmuşlar. Birkaç saat sonra badanacı artık dönmeliyim işimi bitirmem lazım demiş ve onlara veda etmiş. Troller de yine gel bizi unutma demişler. Badanacı geldiği yoldan dönmüş, kapı hala açıkmış ve odaya girer girmez tekrar gözden kaybolmuş.

Bu Sihirli gezi ve yeni arkadaşları ona öyle iyi gelmiş ki can sıkıntısı geçmiş ve kalan işini bir çırpıda bitirivermiş.

Ve bundan sonra ne zaman canı sıkılsa Sihirli hareketleri yapıp trollülkesine gitmiş. Daha bir çok maceralar yaşamış ama bunlar da başka masaldaaaa. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder